Kathe Kollwitz; şu an Rusya’nın bir parçası olan Prusya’da doğdu. Bakıldığı zaman şimdiye göre kalabalık bir aileden geliyordu. 7 çocuklu bir ailenin 5. ferdiydi. 12 yaşına geldiğinde Babası onu bir sanat okuluna yazdırdı. Kathe çok yetenekli bir çocuktu ve daha 16 yaşındayken insanlar neler yaptığını görmek için babasının evini ziyaret ediyordu. Yakınlarındaki Konigsberg Koleji, ne yazık ki kadın öğrenci almıyordu, bu yüzden Kathe Berlin’e yerleşip sadece kadınların öğrenim görebildiği bir sanat okuluna gitmek zorunda kaldı. Tarihler 1888’i gösterdiğinde Kathe, Münih’teki Women’s Art School’a nakil oldu. Burada gravür ve resim eğitimi gördü. Women’s Art School’da doktor olarak görev yapan Karl Kollwitz ile tanıştı ve evlendiler. Birlikte Berlin’e, büyük bir eve taşındılar. Ev, 2. dünya savaşında yıkılına kadar yaşamlarını burada sürdürdüler.
Kollwitz çifti, isimleri; “Hans” ve “Peter” olan 2 çocuk dünyaya getirdi. Bu iki çocuk Kathe’nin sanatında çok kısa süre içinde büyük roller oynadı. Kathe üretken bir kadındı ve daha çok eser üretmek istiyordu. Baba Karl Kollwitz, ev işleri ve çocukların bakımı gibi şeylerin hepsini yapmayı üstlenip Kathe’in daha çok eser bırakması için büyük bir fedakârlık gösterdi. Aslında öncelerde evliliğinin sanatının önüne geçeceğini düşünen Kathe böyle bir jesti kendisi de beklemiyordu.
Birinci Dünya Savaşı’nın yıkımları ne yazık ki Kollwitz ailesini de vurmuştu. Kathe, daha çok para kazanabilmek ve aile bütçesine yardım edebilmek için bir kafeteryada aşçı olarak işe girmişti. Kısa bir süre sonra küçük çocukları Peter, savaşta hayatını kaybetmişti. Çocuklarına çok bağlı olan bir anne için daha büyük bir yıkım düşünülemezdi, dolayısıyla Kathe’de bu olaydan sonra çok büyük bir depresyona girdi. Bu süreç eserlerine de yansıdı. Kate, acıyı çok uzun süre sonra biraz olsun atlatabilmişti. İlk yıllarda odasında saatlerce oturuyor ve çıkmıyordu. Ekim 1916’da günlüğüne “Peter’in var olduğunu hissedebiliyorum, o beni teselli ediyor ve işlerimde bana yardım ediyor” diyordu. Oğlunun sadece fiziksel olarak öldüğünü ama psikolojik olarak hala yaşadığını düşünüyordu. Peter’in ölümünden yıllar sonra bile “Oğlum, seni hissedebiliyorum, evet birçok kez hissediyorum.” diyordu.
1920 yılında Prusya Sanat Akademisi’ne seçilen ilk kadın sanatçı oldu. Gravür ve resim yerine daha çok ahşap oyma (woodcuts) ‘ya ağırlık verdiği bir döneme girdi. Yıllar sonra, hiç geçmeyecek acısı biraz olsun dindiğinde, 1932 yılında “Yaslı Anne ve Baba” adlı eserini yaptı (Bu eser şu an Belçika’da, Peter’in gömülü olduğu yerde).

1933 yıllarında Nazi güçleri Kathe’in kapısına dayandı ve onun Prusya Sanat Akademisi’ndeki görevinden zorla istifa ettirmeye çalıştı. Gestapo, eğer bunu yapmamaya direnirlerse, çifti tutuklayacaklarını ve toplama kampına alacaklarını söyledi. Bunu yapmayıp direnen çifte, dediklerini hemen yapmalarını yoksa öldürüleceklerini söylediler. Olay daha da ilerledi ve neyse ki Kathe’in uluslararası tanınırlığı sayesinde kapandı. Eğer ünü bu kadar fazla, inatçı ve güçlü bir kadın olmasaydı, belki bizim şimdi çoğu eserini göremediğimiz birçok sanatçı gibi tarihte bir sır olacak kalacaktı.
İstediklerini tam olarak elde edemeyen faşist hükümetin baskısı, aileye psikolojik olarak devam ediyordu. Karl 1940 yılında hayatını kaybetti. 1942 yılında diğer oğlunu bir Rus bombardımanında kaybetti ve Kathe 1943 yılında Berlin’den, ikinci hayatını kurduğu yerden ayrıldı. Dresten’in yakınında küçük bir yere taşındı ve orada hayatını kaybetti.
Kathe Kollwitz’in kısaca, başarılı ve bir o kadar da acı dolu hayatını yazmaya çalıştım. Şimdi aşağıda birkaç eserini göstereceğim. Her eserde doğal olarak anne oğul ve bunların acıları hâkim. İnsan, eserine sadece hissettiklerini ve yaşadıklarını en iyi şekilde yansıtabiliyor. Ne yazık ki Kathe ‘de yaşadığı kötü olaylar yüzünden çok iyi yansıtmış. Keşke hiç savaş olmasa, biz böyle güzel, yaşanmış hikayesi olan eserler yerine, hissedilmeden yapılmış, anlaşılma kaygısı güden şeyler görsek.
Çocuklarını savaştan korumaya çalışan anne, kendini feda ederek onları kanatları altına almaya çalışıyor.

Kocası Karl’ın ölümü üzerine yaptığı eseri.


Ölen çocuğunu kucağına alıp üstüne kapanmış bir anne

“Kurban” diye adlandırdığı eserinde Kathe, kadını birey yerine; dünyaya savaşacak bir insan getiren nesne haline dönüşmüş kadını işlemiş.

Çoğu kişinin ismini bilmediğini düşündüğüm ve böylesine zor hayat yaşamış bir sanatçıyı, en başta anneyi, sadece bir kişiye bile olsun tanıtabilmişsem ne mutlu bana.
Sağlıcakla;
Mustafa KÖROĞLU